âdet döngüsü ne demek?

Âdet döngüsü, kadın üreme sisteminde (özellikle rahim ve yumurtalıklar) oluşan, hamileliği mümkün kılan düzenli doğal değişimdir.12 Döngü oosit üretiminde ve rahmin hamilelik için hazırlanmasında gereklidir.3 Kadınların %80 kadarı âdetten 1-2 hafta önce bazı semptomlar yaşadığını bildirmiştir.4 Bu yaygın semptomlar arasında akne, memelerde hassasiyet, şişkinlik, yorgunluk hissi, sinirlilik ve ruh hâli değişiklikleri yer almaktadır.5 Bu semptomlar, gündelik hayatı etkiler ve bu nedenden ötürü bu durum, kadınların %20 ila 30'unda premenstrüel sendrom olarak nitelendirilir. %3 ila 8 oranında şiddetli geçer.6

İlk regl, genellikle on iki ila on beş yaş arasında başlar, bu da zaman zaman menarş olarak bilinir.7 Bazen sekiz yaşında da başlayabilir ve bu başlangıç normal olabilir.8 İlk reglin ortalama yaşı, genellikle gelişmekte olan ülkelerde geç iken gelişmiş ülkelerde erkendir. Bir reglin ilk günü ile sonraki reglin ilk günü arasındaki tipik süre, genç kadınlarda 21 ila 45 gün iken yetişkinlerde 21 ila 35 gündür (ortalama 28 gün910). Âdet, genellikle 45 ila 55 yaş arasında meydana gelen menopozdan sonra meydana gelmez.11 Kanama genellikle 2 ila 7 gün sürmektedir.12

Âdet döngüsü, hormonal değişiklikler tarafından yönetilir.13 Bu değişiklikler hamileliği önlemek için hormonal doğum kontrolü kullanılarak değiştirilebilir. Her döngü, yumurtalıktaki (yumurtalık döngüsü) veya uterustaki (uterus döngüsü) olaylara dayanarak üç faza ayrılabilir.14 Yumurtalık döngüsü, foliküler faz, ovülasyon ve luteal fazdan oluşurken, uterus döngüsü âdet, proliferatif faz ve salgı fazına ayrılır.

Yumurtalıktaki foliküller, hormonların karmaşık bir etkileşiminin etkisi altında gelişmeye başlar ve birkaç gün sonra biri veya bazen ikisi baskın hâle gelir (baskın olmayan foliküller küçülür ve ölür). Luteinizan hormon (LH) dalgalanmalarından 24-36 saat sonra yaklaşık olarak döngü ortasında baskın folikül, ovülasyon denilen bir olayda, bir ovosit salgılar. Ovülasyondan sonra yumurtalıktaki baskın folikül kalıntıları bir korpus luteum haline gelirken yumurtalık, döllenmeden sadece 24 saat veya daha az yaşar. Bu vücut, büyük miktarlarda progesteron üretme işlevine sahiptir. Progesteronun etkisi altında rahim astarı, hamilelik meydana getirmek için bir embriyonun potansiyel implantasyonuna hazırlanmak üzere değişir. İmplantasyon yaklaşık iki hafta içinde gerçekleşmezse korpus luteum hem progesteron hem de östrojen seviyelerinde keskin bir düşüşe neden olacaktır. Hormon düşüşü, uterusun âdet denilen bir süreçte astarını dökmesine neden olur. Âdet de yakından ilgili primatlarda (insansılar ve maymunlar) ortaya çıkar.15

Başlangıç ve sıklık

Ortalama menarş yaşı 12-15'tir.1617 Bazen yaş, sekize kadar inebilir ve bu durum, normal olabilir.18 Bu ilk regl, genellikle gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş ülkelere göre daha geç başlayabilir.19 Ortalama menarş yaşı ABD'de yaklaşık 12,5;20 Kanada'da 12,7;21 Birleşik Krallık'ta 12,922 ve İzlanda'da 13,1'dir.23 Genetik, beslenme ve genel sağlık gibi faktörler zamanlamayı etkileyebilir.24

Bir kadının üreme döneminin sonunda âdet döngüsünün durması, menopoz olarak adlandırılır. Kadınlarda menopozun ortalama yaşı 52'dir ve 45 ile 55 arasında herhangi bir yaş aralığı yaygındır. Sanayileşmiş ülkelerde 45 yaş öncesi menopoz erken sayılır.25 Menarş yaşı gibi, menopoz yaşı da büyük ölçüde kültürel ve biyolojik faktörlerin bir sonucudur;26 bununla birlikte, hastalıklar, bazı ameliyatlar veya tıbbi tedaviler, menopozun, diğerlerinden daha erken gerçekleşmesine neden olabilir.27

Bir kadının âdet döngüsünün uzunluğu, biraz daha kısa ve biraz daha uzun şeklinde tipik olarak biraz değişir. En uzun ve en kısa döngüleri arasında sekiz günden daha az bir süre farklılık yaşayan bir kadının düzenli âdet döngüsüne sahip olduğu kabul edilir. Bir kadının dört günden uzun süren döngü uzunluğu değişimleri yaşaması alışılmadık bir durumdur. Sekiz ila 20 gün arasındaki uzunluk değişimi, orta düzensiz döngü olarak kabul edilir. Bir kadının en kısa ve en uzun döngü uzunluğu arasındaki 21 gün veya daha uzun bir süre değişimi, çok düzensiz kabul edilir.28

Ortalama âdet döngüsü 28 gün sürer. Âdet döngüsü sürelerinin değişkenliği 25 yaşın altındaki kadınlar için en yüksek ve en düşüktür ve en düzenli dönem 25 ila 39 yaş aralığıdır.29 Daha sonra bu değişkenlik, 40-44 yaş arası kadınlar için biraz artar.30

Tıbbi etkiler

Nörolojik problemlere sahip bazı kadınlar, her âdet döngüsünün belirli dönemlerinde bu problemlerinde artış tecrübe edebilirler. Örneğin östrojen oranlarının düşmesinin, özellikle birey doğum kontrol hapı kullananıyorsa, migren oluşumunu tetikleyebildiği bilinmektedir.31 Epilepsi hastası pek çok kadın, âdet döngüleri ile bağlantılı olarak daha fazla nöbete girerler ve bu duruma "katamenial epilepsi" denir.32 Bu durumun oluşumunda, menstrüasyon zamanı ile çakışan veya yumurtlama zamanı ile çakışan nöbetler gibi, farklı örüntüler vardır ve oluşma sıklığı kesin olarak tespit edilmemiştir. Belirli bir tanım kullanarak, bir grup bilim insanı inatçı parsiyel epilepsiye sahip kadınların yaklaşık üçte birinin katamenial epilepsisinin de olduğunu bulmuştur.333435 Progesteronun azalmasının ve östrojenin artımasının nöbetleri tetikleyebileceği ve bu durumun hormonal bir etkiden kaynaklandığı önerilmiştir.36 Yeni çalışmalar yüksek doz östrojenin nöbetlere sebebiyet verebildiğini veya kötüleştirebildiğini, yüksek doz progesteronun ise antiepileptik etkileri olabileceğini göstermiştir.37 Tıbbi dergilerce yürütülmüş çalışmalar, âdet olan kadınların 1.68 kat daha fazla intihara teşebbüs ettiklerini bulmuştur.38

Fareler, seks steroid hormon seviyelerinin, sinir sistemi fonksiyonunu düzenleyebileceği olası mekanizmaları araştırmak için deneysel bir model olarak kullanılmıştır. Fare östrus döngüsünde progesteronun en yüksek olduğu evre sırasında, sinir hücresi GABA reseptörü alt tipi delta seviyesi yüksektir. Bu GABA reseptörleri postsinaptik potansiyeli baskılayıcı etkiye sahip olduklarından, daha fazla delta reseptörü olan sinir hücrelerinin daha az delta reseptörü olan hücrelere göre daha az uyarım olasılığı vardır. Fare östrus döngüsünde, östrojen seviyeleri progesteron seviyelerinden daha yüksek olduğu sırada ise, delta reseptörlerinin sayısı azalır ve sinir hücresi aktivitesi arttırılır, buna bağlı olarak anksiyete ve nöbet duyarlılığı artar.39

Östrojen seviyeleri tiroit bezinin davranışlarını etkileyebilir.40 Örneğin luteal evre boyunca (östrojen seviyeleri düşükken), tiroit bezine olan kan akışının hızı foliküler evreye kıyasla (östrojen seviyesi daha yüksek) daha yavaştır.41

Bir zamanlar beraber yaşayan, birbirlerine yakın kadınların âdet başlangıçlarının birbirlerine senkronize olma eğiliminde olduğu düşünülüyordu. İlk olarak 1971'de tanımlanan bu olay, 1998 yılında feromonların etkileri ile açıklanmıştır.42 Daha sonra yürütülmüş araştırmalar bu savdan şüphe duymaktadır.43

Arştırmalar, kadınların yumurtlama öncesi evrelerde, yumurtlama sonrası evrelere kıyasla ön çapraz bağlarından yaralanma olasılığının çok daha büyük olduğunu göstermektedir.44

Doğurganlık

Ovülasyondan 5 ila 1-2 gün öncesini kapsayan zaman aralığı en doğurgan dönem (cinsel ilişki sonrasında hamile kalınmasının en olası olduğu zaman) veya doğurganlık dönemi olarak adlandırılır.45 14 günü luteal evre olan 28 günlük bir döngüde bu doğurgan evre döngünün ikinci haftasını ve üçüncü haftanın başını kapsamaktadır. Kadınların göreceli olarak doğurgan oldukları ve doğurgan olmadıkları günleri kendilerince tespit etmelerine yardımcı olmak için doğurganlık tahmini olarak da adlandırılan çeşitli yöntemler ve sistemler geliştirilmiştir.

Yumurtlamadan 24 ile 36 saat önce gerçekleşen LH'nin ani yükselişini tespit edebilen idrar analizi setleri yumurtlama tahmin setleri olarak adlandırılırlar ve pek çok doğurganlık testi türünden birini oluştururlar.46 Bazal vücut ısısı, idrar testi sonuçları veya tükürüğün yapısındaki değişimleri analiz eden bilgisayarlı aygıtlara ise doğurganlık monitörü denilmektedir. Tek başına bir döngünün uzunluk kayıtlarına bakarak doğurganlık tahmini yürüten yöntemler ise takvim bazlı yöntemler olarak isimlendirilir.47 Semptom bazlı yöntem ise üç adet olan birincil doğurganlık belirtilerinden (bazal vücut ısısı, rahim ağzı salgısı ve servikal pozisyon48) bir veya daha fazlasını gözlemlemeye dayalıdır.49

Doğurganlık aynı zamanda bir kadının yaşı ile de ilişkilidir.50 Bir kadının yumurta hücrelerinin tamamı anne karnında oluştuğundan 51 ve bu yumurtalar on yıllar içinde olgunlaştığından ötürü, bu uzun süre zarfı içinde yumurta hücrelerinde bulunan kromatin mutasyona, bölünme problemlerine ve kırılmaya karşı, bir erkeğin üreme hayatı boyunca devamlı üretilen sperm hücrelerinin kromatini ile karşılaştırıldığında daha savunmasız bir durumda olduğu öne sürülmüştür. Ancak bu sava rağmen, kadınlara benzer bir şekilde artan yaşın erkeklerin doğurganlığı üzerinde de etkisi olduğu gözlemlenmektedir.

İn vitro fertilizasyon (tüp bebek) tedavisine giren kadınlar üzerinde yapılan ölçümler sonucunda uzun bir âdet döngüsünün, yaş ayarlamaları yapıldığı takdirde bile daha yüksek oranda hamilelik ve canlı doğum olasılığı ile ilişkili olduğu bulunmuştur.52 IVF tedavisi almış, âdet döngüsü 34 gün veya daha uzun süren kadınlar ile IVF tedavisi almış, âdet döngüsü 26 günden daha kısa olan kadınların canlı doğum oranları karşılaştırıldığında uzun âdet döngülerine sahip grupta bu oranların kısa gruba kıyasla neredeyse iki kat daha fazla olduğu gözlemlenmiştir.53 Daha uzun bir âdet dönemi aynı zamanda embriyo kalitesi ve yumurtalıkların gonadotropin tarafından uyarılmasına daha iyi bir tepki vermesi ile ilişkilendirilir.54

Ruh hali ve davranış

Adet döngüsünün farklı evreleri, kadınların ruh halleriyle ilişkilidir. Bazı durumlarda, adet döngüsü sırasında salınan hormonlar kadınlarda davranışsal değişikliklere neden olabilir; hafif ila şiddetli ruh hali değişiklikleri oluşabilir.55 Âdet döngüsü evreleri ve yumurtalık hormonları , kadınlarda empatinin artmasına katkıda bulunabilir. Adet döngüsünün farklı evrelerinde hormon seviyelerinin doğal değişimi test puanlarıyla birlikte incelenmiştir. Empati egzersizlerini tamamlarken, adet döngüsünün foliküler evredeki kadınlar, midluteal evredeki kadınlardan daha iyi performans göstermektedirler. Progesteron düzeyleri ile duyguları doğru bir şekilde tanıma yeteneği arasında güçlü bir ilişki de bulunmuştur. Duygu tanımadaki performanslar, kadınların progesteron seviyelerinin düşük olması durumunda daha iyi olmuştur. Foliküler evrede kadınlar, midluteal muadillerine göre daha yüksek duygu tanıma doğruluğu göstermiştir. Midluteal evredeki kadınların, foliküler evredeki kadınlara kıyasla negatif uyarılara daha fazla tepki gösterdikleri bulunmuştur ve bu, kadınların belli âdet döngüsü evrelerinde sosyal strese daha fazla tepki gösterdiğine işaret etmektedir.56 Genel olarak, foliküler fazdaki kadınların empatik özellikler içeren görevlerde daha iyi performans gösterdikleri bulunmuştur.

Adet döngüsünün iki farklı evresinde kadınlardaki korku tepkisi incelenmiştir. Preovülatör evrede, östrojen en yüksek seviyede olduğunda, kadınlar, korku ifadelerini belirlemede, adet gören kadınlardan, yani östrojen seviyelerinin en düşük olduğu zamanlardan daha iyidir. Karşılaştırılmış kadınlar, mutlu yüzleri tanımlarken eşit derecede başarı göstermişlerdir ve bu korkuya verilen tepkinin daha güçlü bir tepki olduğunu göstermektedir. Özetlemek gerekirse, adet döngüsünün evreleri ve östrojen düzeyleri ile kadınların korkuyu işlemesi bağıntılıdır.57

Ancak, yumurtalık hormonları ölçülen kadınlarda günlük ruh hallerinin incelenmesi, bu ikisi arasında daha güçsüz bir bağlantı gösterir. Stres veya fiziksel sağlık düzeyleriyle karşılaştırıldığında, yumurtalık hormonlarının genel ruh hali üzerinde daha az etkisi olduğu bulunmuştur.58 Bu, yumurtalık hormonlarının değişimlerinin ruh halini etkileyebildiğini gösterirken, günlük ruh halini diğer stres faktörlerinden daha fazla etkilemediğini gösterir.

Adet döngüsü sırasında cinsel duygu ve davranışlar değişir. Yumurtlama öncesi ve sırasında, yüksek düzeyde östrojen ve androjenler kadınların cinsel aktiviteye ilgisinin artmasına neden olur.59 Diğer memelilerin aksine, kadınlar fertilitelerine bakmaksızın adet döngüsünün tüm günlerinde cinsel aktiviteye ilgi gösterebilirler.60

Eş seçimi

Potansiyel cinsel partnerlere karşı alınan tavırlar âdet döngüsünün belirli dönemlerinde farklılıklar gösterir.616263 Yumurtlamanın yaklaşması ile kadınlarda erkeklerle sosyal buluşmalara katılmaya karşı fiziksel çekim ve ilgi artışı meydana gelebilir.64 Döngüde doğurganlığın arttığı dönemlerde kadınların daha erkeksi erkekleri seçtiği gözlemlenmektedir.65 Kadınların kur davranışları da en fazla kur davranışının doğurgan dönemlerde görülmesi olmak üzere döngünün dönemleri arasında farklılıklar gösterir.666768 Doğurgan dönemde pek çok kadın birincil partnerleri yerine diğer erkeklere karşı daha fazla çekim ve cinsel ilgi duymayı ve fantezi kurmayı tecrübe etmektedir.697071 Aynı zamanda partnerleri dışında başka bir eş ile flört etmek ve cinsel ilişkiye girmek tercih edilmektedir.7273

Ses

Ses kalınlığı tercihleri döngü boyunca değişiklik göstermektedir.74 Kısa süreli bir cinsel eş arama durumunda kadınların, özellikle doğurgan dönemlerde, kalın sesli bir erkeği daha ince sesli bir erkeğe seçtikleri gözlemlenebilir.75 Geç folikül evresinde de kadınların daha derin ve erkeksi bir sesi tercih etmeleri söz konusudur.76 Aynı zamanda kadın sesinin âdet döngüsü boyunca çekiciliği de araştırılmıştır.77 Kadın seslerinin âdet döngüsünün en doğurgan evresinde daha çekici bulunduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır.78 Bu etki doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda bulunmamıştır.79

Koku

Kadınların erkek vücut kokusuna olan seçimleri de âdet döngüsü tarafından etkilenmekte ve döngü boyunca değişmektedir.80 Âdet döngüsünün en doğurgan döneminde, dominant olarak sınıflandırılmış erkekler, kadınlar tarafından cinsel çekicilik konusunda daha yüksek puanlar almışlardır. Ek olarak bu doğurgan dönemde kadınların simetrik erkeklerin vücut kokularına karşı tercih gösterebildiği bulunmuştur.81 Bu tercih doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda gözlemlenmemiştir.82 Aynı zamanda geç folikül ve yumurtlama evresindeki kadınlar erkeksi erkeklerin kokularına tercih göstermiştir83 ve androsteron (testosteron seviyelerinden sorumlu hormon) kokusunun kadınlar tarafından âdet döngüsünün en doğurgan evresinde yüksek oranda tercih edildiği bulunmuştur.84 Dahası kadı Kadınların, gelişimsel istikrarı gösteren erkek kokularını da daha fazla seçtikleri kayda geçmiştir.85

Döngü boyunca kadın kokuları hakkında yapılmış çalışmalar erkeklerin kadınların yumurtlayıp yumurtlamadığını anlamak için koku duyusunun bir kısmını kullandıkları hakkında birtakım kanıtlar ortaya koymuştur.86 Kadın kokularının erkekler tarafından puanlanması ile yürütülmüş çalışma, yumurtlayan kadınların kokularını erkekler tarafından daha çekici olarak puanlandığını bulmuştur.87 Bu çalışma erkeklerin doğurgan kadın kokularına karşı bir tercih gösterdiğini ortaya koymuştur.88

Yüz ve vücut

Yüz yapısı ve özelliklerine karşı tercihler de âdet döngüsünün farklı evreleri arasında değişiklik gösterebilmektedir.89 Uzun süreli ilişkiler için eş seçiminde âdet döngüsünün farklı evreleri arasında değişiklikler gözlemlenmemiş olmasıyla beraber, kısa süreli ilişkilerde eş seçimi konusunda normal tercihlere kıyasla daha maskülen özelliklere sahip erkekler tercih edilmiştir.9091 Bu durum özellikle kadınların tükürüklerindeki testosteron seviyelerinin yüksek ve hamile kalma olasılığının en fazla olduğu dönemlerde baş göstermektedir.92 Ancak kadınların luteal (doğurgan olmayan) evrede daha kadınsı yüzlere sahip erkek ve kadınları tercih etmeye yatkın oldukları ve kişinin yine bu evrede kendisini andıran yüzler ile sağlıklı görünen yüzleri seçtikleri bulunmuştur.9394 Sağlıklı yüzlerin seçimi en çok progesteron seviyelerinin yüksek olduğu dönemlerde gözlemlenebilmiştir.95 Ek olarak doğurgan dönemde pek çok kadının daha koyu renkli ten rengine sahip erkekleri seçtikleri ortaya konmuştur.96 Yüz simetrisi tercihi konusundaki araştırmalar ortak bir sonuca varmamıştır.97

Vücut özellikleri tercihleri âdet döngüsünün farklı evreleri boyunca değişebilmektedir. Kısa dönem eş arayan kadınlar uzun boylu ve kaslı erkekleri tercih etmiştir 98 Aynı şekilde âdet döngüsünün en doğurgan döneminde de erkeksi vücutlu erkekler tercih görmüştür.99100 Âdet döngüsü sırasındaki vücut simetrisi tercihleri konusunda yürütülmüş çalışmalar ortak bir sonuca varmamaktadır.101

Kişilik

Doğurgan dönemde kısa süreli cinsel partner seçiminde, dominant ve sosyal olarak öne çıkan erkekler daha çekici bulunmuştur102 Uzun süreli partner seçimi içinse istenilen tercihlerde âdet döngüsü boyunca bir değişiklik meydana gelmemiştir.103

Yeme davranışı

Kadınların adet döngüsünün farklı evrelerinde farklı beslenme alışkanlıkları yaşadıkları, luteal evrede besin alımının foliküler evreye göre daha yüksek olduğu bulunmuştur.104105 Gıda tüketimi, luteal fazda foliküler faza kıyasla yaklaşık% 10 artar.106

Çeşitli çalışmalar, luteal faz boyunca kadınların daha fazla karbonhidrat, protein ve yağ tükettiğini ve 24 saatlik enerji harcamalarının % 2.5 ile %11.5 arasında arttığını göstermiştir.107 Luteal faz boyunca artan alım, doğal olarak meydana gelen ve adet döngüsünün luteal fazları sırasında artan tatlı ve yağlı yiyeceklere karşı gösterilen daha yüksek tercihle ilgili olabilir.108 Bu durum, bu evrede artan metabolik talebe bağlıdır.109 Özellikle, çikolata için istek gösteren kadınlar, luteal fazda bu maddenin tüketimi için daha büyük bir arzu göstermektedirler.110

Premenstrüel sendromlu (PMS) kadınlar, adet döngüsü boyunca iştahta PMS'li olmayanlara göre, muhtemelen hormon düzeylerindeki değişikliklere karşı aşırı duyarlılıkları nedeniyle iştah değişiklikleri rapor eder.111 PMS'li kadınlarda, gıda alımı luteal fazda foliküler faza göre daha yüksektir.112 Ruh hali değişiklikleri ve fiziksel belirtiler dahil olmak üzere PMS'nin kalan belirtileri de luteal fazda ortaya çıkar. PMS hastaları ve hasta olmayanlar arasında gıda türlerinin tercihinde bir fark bulunamamıştır.113

Yeme davranışı değişikliklerini açıklamak için, döngünün farklı aşamalarındaki farklı seviyelerde bulunan yumurtalık hormonları kullanılmıştır. Progesteronun, progesteron seviyelerinin yüksek olduğu luteal fazda yağlı yiyeceklerin daha fazla alınmasına neden olduğu ve yağ depolanmasını desteklediği gösterilmiştir.114 Ek olarak, yüksek östrojen seviyelerinde, dopaminin, yemeğe teşvik eden, dolayısıyla iştahı azaltan bir hormon olan, noradrenaline dönüşmesi etkisizleştirilir.115 İnsanlarda, adet döngüsü sırasında bu yumurtalık hormonlarının seviyesinin tıkanırcasına yemeyi etkilediği bulunmuştur.116

Doğum kontrol haplarının kullanımının, hormon seviyelerindeki dalgalanmaları en aza indirmekten veya ortadan kaldırmaktan ötürü yeme davranışlarını etkilemesi gerektiği farz edilmiştir.117 Nörotransmitter serotoninin ayrıca gıda alımında rol oynadığı düşünülmektedir. Serotonin, diğer görevlerinin yanı sıra, yemek yemenin engellenmesinden ve kontrol edilmesinden de sorumludur118 ve kısmen yumurtalık hormonları tarafından modüle edilir.119

Diyet yapmanın bu adet süreçlerini etkileyip etkilemeyeceğini etkileyen bir dizi faktör vardır ve bu faktörler yaş, kilo kaybı ve diyetin kendisidir. İlk olarak, genç kadınların diyetleri nedeniyle adet düzensizlikleri yaşamaları muhtemeldir. İkincil olarak, adet anormallikleri, fazla kilo kaybı durumlarında daha olasıdır. Örneğin, yumurtlamanın görülmediği adet döngüleri , sınırlı bir diyetin benimsenmesi ve yüksek miktarda egzersiz yapmanın bir sonucu olarak ortaya çıkabilir.120 Son olarak, döngü, et içeren bir diyete kıyasla, bir vejetaryen diyetinden daha fazla etkilenir.121

Madde kulanımı

Âdet döngüsünün alkol kullanımı üzerine olan etkisi hakkında yürütülmüş çalışmalar ortak bir sonuca varmamıştır.122 Buna rağmen bir takım kanıtlar luteal evre boyunca, özellikle çok içki içen veya ailesinde alkol bağımlılığı bulunanan bireylerin daha fazla alkol tükettiğine işaret etmektedir.123

Genellikle nikotin, tütün ve kokain gibi bağımlılık yapıcı maddelerin kullanım seviyeleri PMS sırasında artış gösterir.124 Bu olgu hakkındaki bir teori, madde kulanımındaki bu artışın luteal evredeki daha yüksek metabolik taleplerin sonucunda oluşan azalan kendini kontrol etme becerisinden kaynaklandığını öne sürmüştür.125

Menstrüel bozukluklar

Seyrek veya düzensiz yumurtlamaya oligoovülasyon denir.126 Yumurtlamanın yokluğuna anovülasyon denir. Normal adet kanamaları, öncesinde yumurtlama olmadan da oluşabilir ve bu durum anovülatör döngü olarak adlandırılır. Bazı döngülerde foliküler gelişim başlayabilir ancak tamamlanamaz. Bu durumda yine de östrojenler oluşacak ve rahim astarını uyarılacaktır. Uzun süre devam eden yüksek östrojen seviyelerinin neden olduğu çok kalın bir endometriyumdan kaynaklanan anovülatör kanama östrojen geçiş kanaması olarak adlandırılır. Östrojen seviyelerinde ani bir düşüşün tetiklediği uyarıcı kanama, yoksunluk kanaması olarak adlandırılır.127 Anovülasyon döngüleri genellikle menopozdan (perimenopoz) önce ve polikistik over sendromu olan kadınlarda görülür.128

Çok az akışa (10 ml'den az) hipomenore denir. 21 gün veya daha az aralıklarla düzenli döngüler polimenore olarak adlandırılır. Sık ama düzensiz menstrüasyon metroraji olarak bilinir. Ani ve ağır akışlara veya 80 ml'den büyük miktardaki akışlara menoraji denir.129 Sık sık ve düzensiz görülen ağır adet kanaması menometrorajidir. 35 günü geçen aralıklar ile döngüleri tanımlayan terim oligomenoredir.130 Amenore, bir kadının doğurganlık yıllarında, hamile değilken, üç131 ile altı132 aydan uzun bir süre boyunca âdet görmemesini belirtmektedir. Ağrılı adet dönemleri için kullanılan terim dismenoredir.

Yumurtlamanın baskılanması

Doğum kontrolü

Fiziksel doğum kontrolü yöntemleri âdet döngüsünü etkilemese de, hormonal doğum kontrolü yöntemleri bu döngüde değişikliklere yol açarak etki gösterirler. Progestojen negatif geri beslemesi hipotalamusun gonadotropin-salınım hormonu (GnRH) salgılama sıklığını azaltır ve bunun sonucunda ön hipofizde folikül-uyarıcı hormon (FSH) ve luteinleştirici hormon (LH) salgılanmasında azalma meydana gelir. Azalan FSH seviyesi folikül gelişimini inhibe eder ve östradiol seviyesinin yükselmesini önler. Progestojen negatif geri beslemesi ve östrojen pozitif geri beslemesinin eksikliğinin LH üzerindeki etkileri döngü ortasında gerçekleşen LH yükselmesini engeller. Sonuç olarak LH yükselmesinin ve folikül gelişiminin inhibe edilmesi yumurtlamayı önler.133134135

Progestojen bazlı hormonal doğum kontrolünde yumurtlamanın hangi oranda engelleneceği verilen progestojenin aktivitesi ve dozuna bağlıdır. Düşük dozda, sadece progestogen içeren haplar, derialtı implantları ve çeşitli diğer cihazların kullanımı yumurtalamayı sadece %50 oranında engellemektedir ve bu yöntemler doğum kontrolü özelliklerini servikal mukus tabakasını kalınlaştırmaları gibi etkilerine borçlulardır.136 Orta dozda, sadece progestojen içeren Cerazette gibi hapların ve deri altı implantlarının kullanımı bazen folikül gelişimine izin verse de bu yöntem âdet döngülerinin %97–99'unda yumurtlamayı engeller. Ancak orta doz ve düşük doz progestojen kullanımı arasında servikal mukus tabakasını kalınlaştırma konusunda bir fark bulunmamaktadır. Enjeksiyon ile verilen yüksek dozda, sadece progestojen içeren doğum kontrol yöntemleri ise folikül oluşumunu ve yumurtlamayı tamamen inhibe eder.137

Kombine hormonal doğum kontrolü bir östrojen ve bir progestojenin beraber kullanılmasını kapsar. Östrojen negatif geribeslemesi ön hipofiz bezindeki FSH salgılanmasını önemli oranda azalttığı için, kombine hormonal doğum kontrolü yöntemleri sadece progestojen kullanımına kıyasla folikül gelişiminin inhibe edilmesi ve yumurtlamanın engellenmesi açısından daha etkilidir. Östrojen kullanımı aynı zamanda doğum kontrol hapı kullanımına bağlı olarak âdet döngüsünün aksine düzensizce ortaya çıkan ara kanama riskini azaltır.138139140 Çeşitli kombine hormonal doğum kontrolü yöntemleri düzenli olarak yoksunluk kanaması denilen kanamalara yol açacak şekilde kullanılır. Normal bir âdet döngüsünde menstrüasyon, östrojen ve progesteron seviyelerinin hızlı bir şekilde düşmesi ile oluşur.141 Kombine hormonal doğum kontrolüne geçici olarak ara vermek buna benzer bir etki doğurur ve endometriyumun dökülmesine neden olur. Eğer yoksunluk kanaması istenmiyorsa kombine hormonal doğum kontrolü sürekli olarak kullanılabilir, ancak bu ara kanama riskini arttırmaktadır.

Emzirme

Emzirme gonadotropin-salınım hormonu (GnRH) ve luteinleştirici hormon (LH) salgılanmasında negatif geri besleme meydana gelmesine neden olur. Negatif geri beslemenin kuvvetine göre emziren kadınlarda folikül gelişimi tamamen baskılanabilir, yumurtalama durabilir veya normal menstrüasyon döngüsü devam edebilir.142 Yumurtlamanın baskılanma olasılığı daha sık emziren bireylerde daha yüksektir.143 Emzirilen bebeğe bağlı olan prolaktin üretimi laktasyonel amenoranın korunması için önemli bir etkendir.144 Ortalama olarak bebeğini sıkça emziren bir kadının doğumdan sonra yeniden âdet görmesi 14.5 ay sürmektedir. Ancak kadınlar arasında bu konuda pek çok varyasyon görülmektedir ve kimi kadınlar 2 ay sonra yeniden menstrüasyon döngüsüne girebilirken diğerlerinde bu zaman aralığı 42 ay kadar sürebilmektedir.<ref>, which cites:

and (January–February 1987) 13 (4): 5.

</ref>

Toplum ve kültür

Etimoloji

Âdet kelimesi Arapçadaki āda(t) (عادة) kökünden türemiştir ve tekrar eden manasına gelmektedir.145 Fransızcadan Türkçeye régle kökünden regl olarak geçmiş kelime de düzen ve kural anlamına gelmektedir.146 Bilimsel literatürde sıkça kullanılan "menstrüasyon" kelimesi ise ay ile ilişkili bir terimdir. Kelime Latincedeki mensis (ay) kelimesinden türemiştir. Bu kelime Yunancadaki mene (ay) kelimesiyle de bağlantılı olmaktadır.147

Ay

İnsanlarda âdet döngüsü her ne kadar Ay döngüsüne benzer uzunlukta olsa da modern insanlarda ikisi arasında bir bağlantı bulunmamaktadır148 ve bu ilişkinin bir rastlantı olduğuna inanılmaktadır.149150 İnsanlarda ışığa maruz kalmak âdet döngüsünü etkilememektedir.151 1996 yılında yapılmış araştırmaların meta-analizleri insanların âdet döngüsü ve Ay döngüsü arasında herhangi bir bağlantı olmadığını göstermiştir.152 Aynı zamanda bir âdet takip uygulaması olan Clue'ya âdet döngüleri hakkında 1.5 milyon kadın tarafından yüklenmiş 7.5 milyon veri analiz edildiğinde de bu iki döngü arasında bir bağlantı bulunamamıştır.153.

Dogon kabilesi elektrikli aydınlatma sistemleri olmayan ve gecelerini dışarıda konuşarak ve uyuyarak geçiren bir halktır. Bu özelliklerinden dolayı âdet döngüsü ve Ay döngüsü arasındaki bağlantıları incelemek için ideal bir toplum olan Dogonların üzerinde yapılmış çalışmalar da Ay'ın âdet döngüsü üzerinde bir etkisi olmadığını göstermiştir.154

İş hayatı

Genellikle Asya'da bulunan bazı ülkelerde yasal ve kurumsal uygulamalar kadınlara âdet oldukları takdirde resmi olarak ücretli veya ücretsiz âdet izni hakkı vermektedir.155 Bu politikayı izleyen ülkeler Japonya, Tayvan, Endonezya ve Güney Kore olmaktadır.156 Bu uygulama batı toplumlarında kadınların zayıf ve verimsiz işçiler olduğu algısını arttıracağı157 ve erkek çalışanların haksızlığa uğraması gibi endişeler yüzünden tartışmalı bir konudur.158159

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Orijinal kaynak: âdet döngüsü. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. Weschler (2002), pp.242,374

  2. Weschler (2002), p.52

  3. Weschler (2002), p.107

  4. https://www.nisanyansozluk.com/?k=âdet

  5. As cited by Adams, Cecil, "What's the link between the moon and menstruation?" (accessed 6 June 2006):

  6. Culture {{!}} Lip Magazine | website = lip magazine | erişimtarihi = 16 Mart 2016 | arşivurl = https://web.archive.org/web/20190327090204/http://lipmag.com/culture/menstrual-leave-delightful-or-discriminatory/ | arşivtarihi = 27 Mart 2019 | ölüurl = evet }}

Kategoriler